top of page

Blog

Güncelleme tarihi: 2 Kas 2023

"Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız." - Bernard Shaw.


"Alışkanlıkların zincirleri, kırılmayacak kadar güçlü hale gelene kadar hissedilemeyecek kadar zayıftır." - Benjamin Disraeli



Kişisel hassasiyetim sebebi ile köpeklerdeki takıntı veya saplantı duygusuyla desteklenen davranış bozuklukları üzerine çok düşünür, gözlem yaparım. Bu gözlemlerim bana, köpeklerin takılı kaldığı davranışların ya da saplandığı durumların oldukça fazla ve yaygın olduğunu gösteriyor. Belki alışmak olarak anabileceğimiz düşüncesi ile köpek sahiplerini de küstürmeden, bu tür davranışların köpek sahiplerinin gözünden kaçtığını, sorunu çoğu zaman başka bir şeyde aradıklarını anlatmak istiyorum size.


Sorun dallanıp budaklanırken, bir sürecin içerisinde farkına varıp; bu sorunu bir olaya ya da bir ana atfetme (kuaförden sonra oldu, biri gelmişti ondan sonra oldu) gibi kestirme rahatlama düşünceleri, köpeklerin içinde bulunduğu ve her gün tekrar yaşadığı bu takılı kalma durumu ile ilgili çözüm üreten bir düşünce değil. Köpeğiniz uzun süredir devam eden ve artık takıntı ya da saplantıya dönüşmüş davranışlar gösteriyor ve bu durum bir olaydan sonra olmadı. Siz bu duruma şahit oldunuz ve ne gerçekleştiğini anlamadınız.


Tamam, buraya kadar sorun yok. Kimseye sen suçlusun demedik. Köpek davranışlarına devam ederken, bir yerde araya girmeniz gerektiğini fark ettiniz. Belki birkaç hafta sonra, belki birkaç ay, belki sadece o anda fark edip gürlediniz. Köpeğiniz kafasını kaldırdığında sizce sizin eskiden olduğunuz insanı mı görüyor; yoksa değişmiş bir insanı mı? Bu takılı kalmalar sırasında ne kadar süre geçti, ne kadar uğraştı, ne kadar yoruldu ya da ne kadar hırslandı, ne kadar zaman oldu bunları yapmaya başladığından beri; siz çocuğunuza baktığınızda en son ne görüyordunuz? Bu hale nasıl geldik?


Duygu karmaşıklıkları iki insan bireyi arasındaki anlaşamama hissini tetiklediği gibi köpek insan ilişkilerini de derinden etkiler. Köpeğinizi anlamadığınızı hissettiğiniz her an ondan uzaklaştığınız gibi köpeğiniz de anlaşılamama durumlarında hayal kırıklığı yaşar. Güzel başlayan bir şey berbat edilmiştir ve akşam herkes eve üzgün dönmüştür. Sohbet nerede son buldu kimsenin haberi yoktur. Böyle durumlarda köpek sahipleri hissedilebilir ölçüde duygusal yoksunluk yaşar. Belki de iki taraf da tekrar aynı olumsuz duyguları yaşamamak için sohbeti keserler. Oyun oynamayı bırakmak, insanları yaşlandırır, yaşlananlar oyun oynamaz; bu böyle birbirini destekler. Bu anlaşılabilir gelse de asıl anlamamız gereken oyun oynamayı bırakan bir köpeğin -bu ifadenin güçlü bir ifade olduğunu biliyorum- duygusal yoklunluğu neredeyse ölmekle eştir. Onun artık bir televizyon kumandasından ya da çok sevdiğiniz puf'unuzdan bir farkı yoktur. İletişim kuramadığınız bir eşyaya dönüşmüştür. Köylüyle köpeğin arası açılmıştır. Artık bu köpek köyün huzurunu kaçırmaktadır.

Şunu tekrar ortaya koymalıyım. Köpekler onları muhattap almadığınızda köpekleşirler. Onun dışında sizin ev arkadaşınızdır. Onlar sizin gibi yaşlandığı için, iş-güç bahanesiyle oyun oynamayı bırakan canlılar değildir; yaşlansalar da hayattan keyif almaya devam eden 40 yaş üstü halı sahacı abiler gibidirler; onlara kendi dertlerimizi, sorunlarımızı ve stresimizi yüklemediğimiz sürece beşeri sorunlardan bi’ haber ıssız bir köy kasabasında yaşayan genç bir kız kadar mücadele ve heves dolu gözlerle bakarlar hayata. Son anlarına kadar bu güçlü duruşu ve halı saha ruhunu sürdürmek isterler. Ancak biz öyle değiliz.


Unutmayın. Siz dansı bıraktınız diye müzik durmaz; müzik devam eder ancak eşiniz (burada köpeğiniz) artık sahnede tek başınadır. Sahnede tek başına olmak endişe, tedirginlik, korku, rahat hissetmeme, çaresizlik ve yalnızlık gibi birçok duyguyla baş etmeyi gerektirir. Siz köpek sahibi olarak, köpeğinize bu duygularla nasıl baş etmesi gerektiğini öğrettiniz mi?


Mehmet Cihat Keleş / Ekim 2023


"Ânlık mutluluklar,

(mutsuzluklar birikir)

birikmiyor."

Turgut Uyar


Translational Psychiatry dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, bazı köpekler insanlarda görülen dikkat eksikliği veya hiperaktivite bozukluğuna (DEHB) çok benzeyen davranışlar sergiliyor. Finlandiya'nın Helsinki kentinde bulunan araştırma ekibi, farklı cinslerden 11.000'den fazla köpeği inceledi ve sahiplerine insan DEHB araştırmasına dayalı davranışsal sorular sordu.


Profesör Hannes Lohi, "Bulgularımız, köpeklerde hiperaktivite, dürtüsellik ve dikkatsizliği daha iyi tanımlamaya, anlamaya ve tedavi etmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, insanda görülen DEHB ile benzerlik gösteriyor, köpekler insanları anlamamıza yardımcı oluyor." diyor.


Doktora araştırmacısı Sini Sulkama, "Köpekler, fizyolojik özellikleri ve aynı ortamda yaşamaları başta olmak üzere insanlarla pek çok şeyi paylaşıyor. Ayrıca, köpeklerde de artık DEBH benzeri davranışlar meydana geliyor. Bu, köpekleri insanlarda görülen dikkat eksikliği veya hiperaktivite davranışını araştırmak için ilginç bir model yapıyor" diyor.


Araştırmada ilginç bir gerçek de tespit edildi. Her gün evde yalnız kalan köpekler, sahipleriyle daha fazla zaman geçiren veya yalnız kalmayan köpeklere göre daha hiperaktif, düşüncesiz ve dikkatsizdi. Köpeklerde sakinleşememe, dikkatsizlik, sürekli havlama veya sızlanma davranışları daha sık görülüyordu.


Araştırmacılar ayrıca DEHB benzeri davranışlar ile obsesif-kompulsif davranış, saldırganlık ve korkululuk arasında bir bağlantı bulduklarını söylüyorlar. Çalışmada, köpeklerde takıntılı davranışlara örnek olarak kuyruk kovalama, yüzeyleri veya kendilerini sürekli yalama veya 'orada olmayan şeylere' bakma gibi davranışlar örnek gösteriliyor.


Köpeğinizde dikkat dağınıklığı veya hiperaktivite bozukluğunu işaret eden benzer sorunlar olduğunu düşünüyorsanız, köpeğinizin evde yalnız geçirdiği zamanı azaltabilir, köpeğinizle daha fazla zeka ya da odaklanma oyunu oynamayı günlük programınıza dahil edebilirsiniz. Evde geçirdiği yalnız zamanlarda neler yaptığını gözlemlemek ve bir uzmana göstermek için bir güvenlik kamerası yerleştirmek akıllıca olabilir.


Köpeğinizle değerli anlar yaşamak, mutlu anılar oluşturmak sadece köpeğinizin ilk yaşlarına özel değildir. Bir ömür, sadece mutlu çocukluk anılarına sığmaz. Köpeğinizde takıntılı veya saplantılı davranışlar görüyorsanız, köpeğinizin tek başına çok fazla zaman geçirip geçirmediğini tekrar kontrol etmeniz gerekebilir.


Davranış sorunları yok sayıldığında ya da görmezden gelindiğinde daha kötü sonuçlara sebep olabilir.


"Üzüntü kendi kendini giderir;

ama mutluluğun tam zevkini çıkarmak için onu paylaşacağınız birinin olması gerekir."

Mark Twain


Canine hyperactivity, impulsivity, and inattention share similar demographic risk factors and behavioural comorbidities with human ADHD


Sini Sulkama, Jenni Puurunen, Milla Salonen, Salla Mikkola, Emma Hakanen, César Araujo & Hannes Lohi

Pek çok psikolog, insan kişiliğini beş "faktöre" ayırır: dışadönüklük, nevrotiklik, açıklık, uyumluluk ve vicdanlılık. Bu özellikler genetikten etkilenebilir ve bir kişinin zihinsel sağlığını, özellikle nevrotikliği veya sıkıntı ve üzüntü gibi olumsuz duyguları hissetme eğilimini etkileyebilir. Araştırmalar, nevrotik kişiliklerin depresyon veya kaygıya karşı daha savunmasız olduğunu, vicdanlılık ve uyumluluk gibi özelliklerin ise bu bozukluklara karşı koruma sağladığını göstermiştir.


Sokakta karşılaşabileceğiniz sıradan bir köpek sahibi bile size köpeklerin tıpkı sizin veya benim gibi farklı kişiliklere sahip olabileceğini söyleyecektir. Bazıları cesurdur, kimisi temkinlidir. Tembel köpekler vardır ya da çok enerjik köpekler…


Helsinki Üniversitesi'nde bir köpek araştırmacısı olan Milla Salonen ve arkadaşları, köpekleri gruplandırmak için yedi kişilik faktörü önerdiler: güvensizlik, enerjik, eğitime odaklanan, saldırgan/baskın, insan seven, köpek seven ve azimli. Salonen, bu faktörlerin bazılarının insanlardakilerle örtüştüğünü açıklıyor. Örneğin, köpeklerdeki güvensizlik, insanlarda nevrotikliğe paralel olabilir", diyor.


Salonen ve arkadaşları, bir köpeğin kişiliğinin davranışını nasıl etkileyebileceğini ve bunun insanlarda görülenlerle nasıl benzeşebileceğini değerlendirmek istedi. Böylece köpek sahiplerine 63 soruluk bir anket hazırladılar. 52 türden 11.360 köpek ve sahibi ankete katıldı. Sorular köpeğin sağlığı ve geçmişi, korkuları, seslere duyarlılığı, ayrılma kaygısı, dürtüselliği, dikkatsizliği ve insanlara veya diğer köpeklere karşı saldırganlığı hakkındaydı.



Araştırmada, insanlarda olduğu gibi köpeklerde de kişiliğin davranışlarla yakından ilişkili olduğu bulundu. Salonen ve arkadaşları, özellikle "güvensiz" bir kişiliğe sahip köpeklerin tüm istenmeyen davranışları yapma olasılığını daha yüksek buldu.


Salonen, "Bu durum, insanlardaki nevrotiklik ve kaygıya oldukça benzer," diye açıklıyor: “Diğer kişilik özellikleri de dahil edildi. Düşük eğitim odağına sahip köpeklerin, insanlarda dikkat eksikliği bozukluklarının semptomlarına benzeyen, kıpırdanma, yerinde duramama veya görevleri yarıda bırakma gibi dürtüsel davranışlara sahip olma olasılığı da yüksekti."


Diğer araştırmacılar, sonuçlarının psikiyatrik bozuklukların genetik temelini incelemek için kullanılabileceğini söylüyorlar. Salonen, köpeklerin genetik araştırma için çok uygun olduğunu, çünkü cins grupları farklılaşsa da genetik olarak neredeyse aynı olduklarını söylüyor. Daha güvensiz veya daha az odaklı olduğu bilinen belirli bir türün genlerine bakmak, hem köpeklerde hem de insanlarda kaygı veya dikkat eksikliği bozukluklarının altında yatan genetik faktörleri ortaya çıkarabilir.


Çoğu köpek sahibi, köpeğini mutlu, sağlıklı ve güvende tutmak istiyor. Bunun için çabalıyor. Bu hepimizin ortak duygusu. Ancak köpeğinizi biraz rahat bırakmanızda da fayda var. Küçük olayları büyütmenin pek faydası olmaz. Köpeğinizin ‘size fazla gelen’ veya ‘otoritenizi sarsan’ basit günlük davranışları, "ciddi sorunları olduğu anlamına gelmez."


Prince Edward Island Üniversitesi'nde hayvan davranışçısı olan Karen General, konuyu şöyle özetliyor:


Köpeğinizin davranışından gerçekten endişeleniyorsanız, size önerim artık bir yaz fırtınasını bile sakince atlatabilen köpeğim Teddy ile yaptığımız gibi, yavrunuzu bir uzmana götürmeniz olacaktır.


I Sometimes Send Newsletters

Thanks for submitting!

© 2023 by Mehmet Cihat Keleş. Powered and secured by Randle Patrick McMurphy

bottom of page