Pozitif köpek eğitimi, son yıllarda köpek sahipleri ve eğitmenleri arasında popüler bir yöntem haline gelmiştir. Ancak bu yaklaşım, özellikle davranış bilimi ve kognitif psikoloji alanlarında gelişen bilimsel bulgular ışığında eleştirilere de maruz kalmaktadır. Aşağıda, pozitif eğitimin sınırlılıklarını ve gelişim gerektiren alanlarını, akademik bir perspektifle ele alarak sunuyorum:
1. Radikal Davranışçılığın Sınırlılıkları: Pozitif eğitim, B.F. Skinner'ın radikal davranışçılığına aşırı bağlılığı nedeniyle eleştirilmektedir. Bu yaklaşım, öğrenme teorisinin diğer unsurları, özellikle kognitif psikoloji ve sosyal öğrenme gibi alanlara yeterince ilgi göstermemektedir.
Örneğin, davranışçılık gözlemlenebilir davranışlara odaklanır ve bireylerin içsel durumlarını, düşüncelerini veya duygularını yeterince dikkate almaz. Bu, eğitim sürecinde köpeklerin psikolojik ihtiyaçlarının göz ardı edilmesine neden olabilir.
Pozitif eğitim genellikle Skinner'ın davranışçılık teorisine ve operant koşullanma kavramlarına dayanır. Bu yaklaşım, ödülle pekiştirme gibi dışsal davranış değişiklikleri üzerine yoğunlaşırken, köpeklerin kendi içsel motivasyonları, duygusal durumları ve bilişsel işlevleri gibi faktörleri dikkate almada yetersiz kalabilir.
2. Ödül Bağımlılığı ve Motivasyon: Pozitif eğitim sıklıkla ödül mekanizmalarına dayanır ve bu durum, köpeklerin sadece ödül için değil, aynı zamanda işbirliğine ve sosyal bağlara dayalı bir motivasyon geliştirmeleri gerektiğini göz ardı edebilir. Pryor (1984) bu konuda, ödüllerin davranışları şekillendirmede etkili olduğunu ancak köpeklerin içsel motivasyonunun da teşvik edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Pozitif eğitimin kullanıcıları, öğrenme teorisinin diğer unsurlarını, özellikle bilişsel psikoloji ve sosyal öğrenme gibi konuları yeterince okumayabilir. Bu, eğitim süreçlerinin sadece pozitif pekiştirmeye dayandığı, ancak köpeklerin sosyal ve bilişsel yeteneklerine dayalı daha karmaşık öğrenme süreçlerini içermemesi anlamına gelir.
3. İçgörü ve Empati Eksikliği: Pozitif eğitim, geniş bir pekiştirme kullanımı üzerine kurulmuştur ancak bu yaklaşım, eğitilen hayvanın ihtiyaçlarını, özellikle de dikkat ve bağ kurma gibi psikolojik ihtiyaçları göz ardı etmektedir.
Pozitif eğitmenlerin en sık uyguladığı "Hiçbir Şey Bedava Değildir" (NILIF) programı, köpeklerin istenilen davranışları sergilemek için her türlü kaynağı, özellikle yiyecek, ilgi ve oyun gibi ödülleri "kazanmaları" gerektiği fikrine dayanır. Bu program, disiplin ve itaatkarlığı teşvik etmek amacıyla tasarlanmıştır ve genellikle köpek sahipleri tarafından davranış problemlerini çözmek için kullanılır. NILIF programının temel prensibi, köpeğin sahibinin yanında istenmeyen davranışları azaltacak ve istenilen davranışları artıracak bir yapı oluşturmaktır. Ancak, bu programın uygulanması sırasında köpeklerin temel ihtiyaçlarının ve duygusal durumlarının göz ardı edilmesi riski bulunmaktadır.
Köpekler için sosyal etkileşim, özellikle sahipleriyle kurdukları etkileşim, onların duygusal refahı için hayati öneme sahiptir. Bu etkileşimler, sadece davranışsal itaat için değil, aynı zamanda duygusal destek ve güvenlik hissi için de önemlidir. NILIF programının katı uygulaması, bu önemli sosyal ve duygusal etkileşimleri sınırlandırarak köpeklerin refahını olumsuz etkileyebilir.
Ayrıca, NILIF yaklaşımı, köpeklerin özgürce keşfetme ve öğrenme fırsatlarını kısıtlayabilir. Köpekler, çevrelerini keşfetmek ve yeni şeyler öğrenmek için doğal bir meraka sahiptir. Bu merakın tatmin edilmesi, onların bilişsel ve duygusal gelişimleri için önemlidir. Ancak, her türlü ödülün veya takdirin sadece belirli davranışlar sergilendiğinde verildiği bir sistem, köpeklerin bu doğal keşif dürtüsünü bastırabilir ve onların öğrenme deneyimini sınırlayabilir.
NILIF programı, köpek eğitiminde disiplin ve itaatkarlığı teşvik eden bir araç olarak değerli olabilir, ancak köpeklerin duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Köpek eğitimi, köpeklerin hem fiziksel hem de duygusal refahını destekleyen bir çerçevede gerçekleştirilmelidir. Bu, köpeklerin sahipleriyle sağlıklı ve mutlu ilişkiler kurmalarına olanak tanırken, aynı zamanda istenilen davranışsal sonuçları da elde etmeyi mümkün kılar.
4. Antropomorfizmin Tuzağı: Pozitif eğitim, antropomorfizmin karşısında durarak, liderlik, yönetim, itaat gibi kavramları yüceltse de, antropomorfizm insan-köpek ilişkisinde kaçınılmaz bir unsurdur. Pozitif eğitmenler, köpekleri insanlaştırmanın sorunlu olduğunu düşünse de, bu, köpeklerin yeteneklerini anlamamızı ve onlarla etkileşimde bulunmamızı sağlayan kadim bir araç olabilir.
Pozitif eğitim anlayışı insanlaştırmaya karşı çıksa da, uygulamalarında bazen köpeklerin insanlaştırılması eğilimi görülebilir. Bekoff (2007) bu konuda dikkatli olunması gerektiğini, çünkü köpeklerin duygusal ve bilişsel dünyasının insanlarınkinden farklı olduğunu ve bu farkın anlaşılması gerektiğini vurgular.
Hem geleneksel, hem de pozitif eğitimciler genellikle köpeklerin insanlaştırılmasına (antropomorfizm) karşı çıkarlar. Bu, köpeklerin davranışlarının yanlış yorumlanmasına ve köpeklerin gerçek kapasitelerinin ve ihtiyaçlarının anlaşılmamasına neden olabilir. Modern Köpek Eğitimi yaklaşımı, antropomorfizmin, köpeklerin duygusal ve sosyal yeteneklerine dair bilimsel bulgularla uyumlu bir şekilde ele alınması gerektiği vurgulamaktadır.
4. Kognitif Psikoloji ve Etolojinin Önemi: Pozitif eğitimin sınırlılıklarının üstesinden gelmek için, kognitif psikoloji ve etoloji gibi alanlardaki gelişmelere daha fazla önem verilmesi gerekmektedir. Köpeklerin kendi içsel motivasyonları, duygusal durumları ve bilişsel işlevleri gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Eğitim, dışsal davranışları şekillendirmekten ziyade, hayvanın kendi ajanını keşfetmesine ve insanın bu ajanı anlamasına ön ayak olmalıdır.
Pozitif eğitim her zaman köpeklerin yaptıkları davranışları ödüllerle pekiştirir. Bu yaklaşım, köpeklerin ne yaptıklarına odaklanır ama neden yaptıklarını veya düşünce süreçlerini göz ardı edebilir. Kognitif psikoloji, köpeklerin nasıl düşündüğünü, problemleri nasıl çözdüklerini ve öğrenme süreçlerini inceler. Etoloji ise köpeklerin doğal davranışlarını ve bu davranışların altında yatan sebepleri araştırır.
Kognitif psikoloji, bireyin içsel süreçlerini, düşünce, algı, hafıza ve karar verme gibi zihinsel işlevleri inceler. Etoloji ise hayvan davranışlarını doğal ortamlarında inceleyerek, bu davranışların evrimsel temellerini ve sosyal bağlamını anlamaya çalışır. Bu iki disiplini birleştiren Modern Köpek Eğitimi yaklaşımı, köpek eğitiminde bireysel farklılıkların, öğrenme kapasitesinin ve motivasyonun daha iyi anlaşılmasına katkı sağlar.
5. Bireyselleştirilmiş Yaklaşımın Önemi: Pozitif eğitim metodları, 'Temel' ve 'İleri' ezberleri ile köpekler arasındaki bireysel farklılıkları yeterince dikkate almaz. Her köpeğin öğrenme stili, motivasyonu ve duygusal ihtiyaçları farklıdır. Eğitim programlarının bu bireysel farklılıkları göz önünde bulundurarak kişiselleştirilmesi, daha başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlar.
Pozitif eğitim yaklaşımları insan-köpek ilişkisinin karmaşık ve dinamik yapısını yeterince dikkate almaz. Horowitz (2009) bu ilişkinin daha derinlemesine incelenmesinin, eğitim yaklaşımlarını daha etkili hale getirebileceğini öne sürer.
6. Alfa Kavramının Yanlış Anlaşılması: Alfalık kavramını 1970 yılında ortaya atan David Mech'in sonraki açıklamalarıyla desteklendiği üzere, doğal kurt sürülerinde "alfa" terimi, genellikle büyük ebeveynleri tanımlamak için kullanılan gereksiz bir terimdir. Agresif etkileşimler nadirdir ve genellikle sadece cinsel olgunlukta olan yavrular dağılmak üzereyken yoğunlaşır. David Mech'in alfalık kavramı üzerine yaptığı çalışmalar, başlangıçta yanlış anlaşılmış ve köpek eğitimine yanlış şekilde uygulanmıştır. Mech daha sonra, alfalık kavramının vahşi doğada gözlemlenen dinamiklerle evcil köpeklerin sosyal yapısı arasındaki farklılıklara dikkat çekerek, bu yanlış anlaşılmaları düzeltmiştir. Ancak, pozitif eğitmenler hala bu kavramların yanlışlandığının farkında değil.
Modern köpek eğitimi ve davranış bilimi, alfalık, liderlik ve yönetim gibi çekişmeci yaklaşımlardan uzak durur. İşbirliği ve uyum temel prensipler olduğu gibi, çoğu durumda uzlaşılacak orta nokta bulmaya odaklanır.
7. Aşırı Kontrol ve Yaratıcılığın Sınırlandırılması: Pozitif eğitim metotları, köpeklerin doğal keşif dürtülerini ve yaratıcılıklarını sınırlayabilir. Csányi (2005) köpeklerin özgürce keşfetmelerine ve öğrenmelerine olanak tanınmasının önemini belirtir.
Ezbere dayalı eğitim programları, köpeklerin bireysel ihtiyaçlarına yanıt vermekten ziyade, genelleştirilmiş yöntemler sunar. Miklósi (2007) köpeklerin insanlarla olan karmaşık sosyal etkileşimlerinin, bu tür standart eğitim programları ile tam olarak ele alınamayacağını belirtir.
8. Davranışsal Sorunların Kökenine İnmek: Pozitif eğitim, davranışsal sorunların yüzeyini kazımayı hedeflerken, bazen bu sorunların daha derin kökenlerine inmek konusunda yetersiz kalabilir. Overall (2013) bu konuda daha kapsamlı bir değerlendirme ve müdahale stratejisinin gerekliliğini vurgular.
Pozitif eğitimin, bazı durumlarda köpek davranışlarının altında yatan nedenleri yüzeyde ele alması, Bradshaw (2011) gibi uzmanlar tarafından eleştirilmiştir. Köpek davranışlarının kökeninin daha iyi anlaşılması, daha etkili müdahale yöntemlerinin geliştirilmesine olanak tanır.
9. Uzun Vadeli Etkinlik: Pozitif eğitim metodolojisinin uzun vadeli etkinliği, köpeklerin değişen ihtiyaçlarına ve davranışsal dinamiklerine uyum sağlama yeteneği ile doğrudan ilişkilidir. Lindsay (2005) köpek eğitiminde esneklik ve adaptasyonun önemini vurgular. Pozitif eğitim metodolojisinin uzun vadeli başarısı, köpeklerin sürekli değişen ihtiyaç ve davranışlarına uyum sağlama, bireyselleşme yeteneği ile doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda, köpek eğitimindeki stratejilerin ve yöntemlerin zamanla köpeklerin gelişen ihtiyaçlarına ve davranışsal dinamiklerine uyum sağlayacak şekilde evrilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Modern eğitim yaklaşımı, köpek sahiplerinden ellerindeki ödül mamasını bir kenara kaldırmasını, eğitim sürecinde daha aktif ve insani bir rol almasını ister. Böylece öğrenme deneyimlerini daha anlamlı ve kalıcı hale getirir. Böyle bir yaklaşım, köpeklerin davranışlarını şekillendirirken onların da kendi kararlarını verebilmelerini ve öğrenme sürecine duygusal olarak katılabilmelerini sağlar, bu da öğrendiklerinin uzun vadede daha iyi hatırlanmasına ve uygulanmasına yardımcı olur. Bu süreç, köpeklerin hem öğrenme kabiliyetlerini hem de sahipleriyle olan ilişkilerini olumlu yönde etkileyerek, daha uyumlu ve işbirliğine dayalı bir ortam oluşturur.
Sonuç
Bu eleştiriler, pozitif eğitimin köpeklerin bireysel ihtiyaçlarına ve psikolojik durumlarına daha duyarlı hale gelmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, köpek eğitimi yaklaşımlarının, davranışçılık gibi sınırlı teorik çerçevelerden ziyade, köpeklerin zengin iç dünyalarını ve sosyal becerilerini anlamaya yönelik daha kapsamlı bir bakış açısını benimsemesi önemlidir. Bu, hem köpeklerin refahını artırabilir hem de insan-köpek ilişkisini daha derin ve karşılıklı olarak tatmin edici hale getirebilir.
Modern köpek eğitimi, köpeklerin sadece mekanik birer varlık olmadığını, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlara sahip bireyler olduğunu kabul eder. Bu nedenle, eğitim sürecinde köpeklerin duygusal durumlarını, motivasyonlarını ve bilişsel kapasitelerini dikkate almak önemlidir. Bu, eğitimin köpeklerin sadece dışsal davranışlarını değil, aynı zamanda onların içsel deneyimlerini de zenginleştirmesini sağlar.
Mehmet Cihat Keleş / 8 Mart 2024
Comments